HOME | DD

migrant — ISTANBUL COCUKLARI02

Published: 2009-02-01 21:44:47 +0000 UTC; Views: 516; Favourites: 5; Downloads: 0
Redirect to original
Description Beyoğlu’nda roman havası

Müzik sesi daha Galatasray’dan geçerken duyulmaya başlamıştı. Biraz daha ilerleyince büyük bir kalabalık gördük. Yakınlarda çalan diğer sokak müzisyenleri onları kıskanıyor muydu? Öğrenme şansımız olmadı tabii. Ancak o kadar geniş bir kalabalık toplamışlardı ki, izleyicilerin sayısı her geçen saniye biraz daha artıyor, ayrılan birinin yerini anında bir başkası kapıyordu. Çingene müziğinin nağmeleri bütün sokağı kaplamıştı. Sırf o da değil, altı kişilik gruptan üçü müzik yaparken, üçü de göbek atıyordu. Yaşları kesinlikle çok düşüktü ama işlerinde son derece ustaydılar, ve bu ustalık donuk bir mesafeyle değil, genlerinden gelen samimiyetle ortaya çıkıyordu. Ancak izleyici onlar kadar cesur değildi, olduğu yerde ufak ufak sallananlar, parmağını şıklatanlar vardı ama altı gençten yayılan enerji maalesef bir sokak partisine dönüşmedi. Neyseki Vedat o kadar utangaç değildi, hemen makinesini çıkardı ve fotoğraflarını çekmeye başladı. Gösterinin sonunda artık sıra hakkını almaya gelmişti, oynayanlardan biri, müzik eşliğinde yerdeki karton kutuyu aldı ve tek tek izleyicileri dolaşmaya başladı, ceplerden çıkan bozuk paralarla birlikte, kutunun içindeki ses büyüyordu. Müzisyenler için iyi bir gündü, hava henüz soğumamış, İstiklal Caddesi birçokları için havanın kararmaya yüz tuttuğu ama kararmadığı en güzel saatlerini yaşıyordu. Bir süre sonra daha yaşlıca olanlar, yerlerini daha genç olanlara bırakacaktı. Ancak müzisyenleri izlerken böyle bir ayırım yoktu. Her yaştan insan bir an için bile olsa kimliğini unutmuş, kendini müziğin ritmine bırakmıştı.

İş bitmişti şimdi sıra roportajdaydı. İtiraf etmeliyim ki onlarla roportaj yapmak hiç kolay olmadı, adlarını bile doğru dürüst öğrenemedim. Bir yandan bana cevap verirken bir yandan aralarında muhabbet ediyorlardı. Sorularımla en çok ilgilenenin ismi Mahmut’tu. 17 yaşındaydı. Evlenmek için para biriktirmek amacıyla İstiklal Caddesi’nde çalışıyordu. Bazı sokak göstericileri için sanatlarını sokakta icra etmenin farklı anlamları var. Onlar için sokakta olmak bir duruş, daha iyi yerlerde de çalışabilirler ama bunu tercih etmiyorlar. Çingeneler içinse böyle bir durum geçerli değil. Belki de çalışabilecekleri en iyi yer İstiklal Caddesi ve bunun icra ettikleri müziğin kalitesiyle neredeyse hiç alakası yok. Konuyu açmak istediğimde, Mahmut’un kardeşi Muhammed, “Tabii mesaili, daha düzgün bir işimiz olsa” diyor. Soruyu daha açık halde sormam gerektiğini anlıyorum “Yani yaptığınız işi daha iyi koşullarda yapmak istemez miydiniz?” Hem Mahmut hem Muhammed onaylıyorlar. Caddedeki çalışma hayatından memnun gibi görünseler de birçok zorluk yaşamışlar, daha önce kendileriyle karşılaşmamıştım ama iki yıldır bulundukları yeri mesken tutuyorlarmış. Bu süre içinde özellikle şiddet yanlısı tutumlarıyla tanınan İstiklal Caddesi polisleriyle gerginlikler yaşamışlar. Söyleşi boyunca fotoğrafını çekmemizi isteyen sonunda amacına ulaşınca da isteğinin hakkını veren bir pozla objektife yansıyan en küçükleri olan Yıldıray, “olisler darbukalarımızı aldılar” diyor bir çırpıda.

Hemen hepsi ikinci bir iş yapıyor. Biri selpak satıyor, klarnetçi olan mahalledeki düğünlerde ve benzeri işlerde klarnet çalıyor. Birisi de mahallede DJ’miş. Açıkçası mahallede dj’liğin nasıl bir iş olduğunu çözemedim. Yine sokak sanatçılarında görülebilen duruşa dönersek, çoğu için istediği müziği yapmak, şiiri söylemek ya da sırf kendilerini izlemeye gelen izleyiciye gösteri sunmak amacındadırlar. Mahmut ise “biz her şeyi çalarız abi” diyor “izleyici ne isterse, Türk sanat musikisi, roman, dümbük, ud, kanun”. Çoğu zaman izleyiciden gelen istekleri de kırmıyorlar. Hepsi Yenisahra’da oturuyor ve hepsi birbirinin akrabası. Hasan, paraları topladığı kartonu getiriyor, “Sen de bir şeyler atsaydın?” diyorlar “Ama ben daha önceden atmıştım” diye karşılık veriyorum. “O kadar roportaj yaptık” diyorlar, sonuçta parayı vermiyorum, zaten onlar da kazancı paylaşma derdine düşüyorlar. Pek benimle ilgilenecek halleri yok, artık gitme zamanı... l

Yazı : Deniz Ülkütekin
Related content
Comments: 2

elbrith [2009-02-07 02:07:13 +0000 UTC]

bir tanesi mendil satar diğeri gökyüzüne bakar..

güzel bir çalışma olmuş.

👍: 0 ⏩: 0

ErenB [2009-02-02 09:54:37 +0000 UTC]

kardeşimin yakışıklılığına bak...
güzel foto...

👍: 0 ⏩: 0