Comments: 55
babykiboko [2006-10-10 15:08:57 +0000 UTC]
I love this...SO glamorous...
👍: 0 ⏩: 1
absurde [2006-07-13 15:01:35 +0000 UTC]
çok güzel
👍: 0 ⏩: 1
jayantib [2006-07-11 09:30:00 +0000 UTC]
la luce è proprio meravigliosa...
e la posa, quel bianconero... tutto...
molto bello
👍: 0 ⏩: 1
siyahtapot In reply to aykanozener [2006-07-08 13:37:33 +0000 UTC]
peki suya bırakmışken kendimi, kulaklarıma dolan bir başka ses de; bu söyledikleriniz olabilir mi mesela,, düşteysem hala ve gözlerim kapalıysa..
çok teşekkür ederimm...
👍: 0 ⏩: 0
manickid [2006-07-07 18:21:57 +0000 UTC]
isigin dustugu yerler muhtesem...
👍: 0 ⏩: 1
birbin [2006-07-06 22:32:54 +0000 UTC]
rahatca sal kendini ben aşağıda bekliyorum ...
👍: 0 ⏩: 1
birbin In reply to siyahtapot [2006-07-07 20:28:21 +0000 UTC]
yok duysak şimdiye çoktan...
👍: 0 ⏩: 1
erceylanus [2006-07-06 22:23:24 +0000 UTC]
hande nelerr yapıosunn ammann alahımm..bu ışıkk ne bölee?neresii burasıı...?çokk .okk güzell..çektiklerinin arasında faworim budur ....brawwooo
👍: 0 ⏩: 1
siyahtapot In reply to Braq [2006-07-06 21:47:03 +0000 UTC]
burak yazdıkların ne güzel,, çok teşekkür ederimm beğendiğin herşey için...cümlelerin için..
👍: 0 ⏩: 1
anarresurras [2006-07-06 20:34:44 +0000 UTC]
yine kalktım vücudumdan eserin derinine inmeye..
yine hissediyorum karanlığın acı tatlılığını, hazzını...
yine oradayım...
👍: 0 ⏩: 1
6543210 [2006-07-06 20:31:10 +0000 UTC]
super super super superr!!!!!!
👍: 0 ⏩: 1
eyvgod In reply to siyahtapot [2006-07-06 16:39:03 +0000 UTC]
Handeeeee cevabını okudum biraz önceeeee...Ölüm yaşam arası çizgi, bilmiyorum öyle bir çizgi var mıdır? yoksa biz mi olduğunu düşünürüz. Bence devam eden doğrudan başka birşey değil, doğumla başlayan ölümle biten bu hayat. Senle paylaşmak istediğim bir Can Dündar yazısı var. Çok sevdiğim bir arkadaşım okumuştu banada. Yazıyı okuduktan sonra belki bir hüzün çökecek içine, belki için kararacak biraz ama hayat böyle birşey acısıyla-tatlısıyla, neşesiyle-hüznüyle bize verilen bir hediye. Ve bu hediyenin değeri, elimizdekilerin değerini onları kaybetmeden farkedebilmemizden geçiyor... Bolbol konuşuyorum gene ama Can Dündar'ın bu yazısı bence çok güzel ve defalarca okunabilecek bir yazı..
Bir zamanlar bir psikoloji kitabında okuduğum bir bölüm vardı...
Hayatın ve getirilerinin kıymetini anlamak için tavsiye edilen bir metod vardı içinde..
Deniyordu ki; "arada bir, çok bunaldığınızda,hayatın sizin için çekilmez hale geldiğini düşündüğünüzde kendinize 10 dakika ayırın ve kendi cenaze töreninizi düşünün"...
Cümleyi ilk okuduğumda çarpılmıştım...
Ben girişin akabinde pozitif bir gelişme ve tavsiye bekliyordum...
Ama " kendi ölümümüzü ve cenazemizi " düşünmemiz tavsiye
ediliyordu...
Tüylerim diken diken oldu ve yazarın saçmaladığını düşündüm o an...
Ama önyargı düşmanı biri olarak okumaya devam ettim...
Diyordu ki; " bunları düşündüğünüzde dünyadaki yerinizi, dünyayı terkettiğinizde oluşacak boşluğu, sevdikleriniz ve sizi sevenler için öneminizi anlayacaksınız...
Özellikle insanların sizin için neler söyleyeceklerini, onlar için ne ifade ettiğinizi hissetmeye çalışın...
O andan geriye dönme şansınız olmadığını, hayat denen kredinizin bittiğini ve onlara yanıt verme şansınız olmadığını düşünün...
Tekrar sarılma, bir kez daha öpme ihtimalinizin bittiğini hissedin...
Dünyadaki küslüklerin, ayrılıkların, kavgaların
yanında bu acının ve geri dönülmezliğin korkunç
çaresizliğini yaşayın...
Bırakın canınız yansın,
bırakın alevler içinde kavrulsun tüm ruhunuz...
Orada, o musalla taşında düşünün kendinizi...
Seyredin şu an çevrenizde olanların yüz ifadelerini...
Akıllarından ve yüreklerinden geçen
cümleleri hayal edin...
Kitaba devam etmeden bıraktım kenara ve gözlerimi kapatı aynen düşünmeye başladım...
Eşimi, oğlumu, annemi, babamı, kardeşlerimi ve diğer tüm
çevremi oturttum tek tek kendi cenaze törenimdeki yerlerine...
Birer birer yerleştirdim tabutumun çevresine hepsini...
Hayatımda çok nadir bu kadar canım yanmıştı...
Görüyordum işte "babaaaa..." diye ağlayan biricik oğlumu...
Eşim kucağında "ağlayan emanetimle" ayakta durmaya çalışıyordu per perişan...
Koca çınar babacığım, belli belirsiz dualar okuyordu,
o gözümden hala gitmeyen vakur duruşuyla...
Annem, ciğerinden bir parça canlı canlı koparılmış gibi
hem içine hem dışına akıtıyordu gözyaşlarını...
Kardeşlerim, akrabalarım
"çok erken gitti, doyamadı oğluna.." diyordu acıyan ses tonlarıyla...
Ve dostlarım... Onlar da şaşkındı...
Bazısı "daha dün birlikteydik, nasıl olur.." diyordu...
Bunları seyredip onlara "hayır ölmedim, burdayım.."
demek istedim hayal olduğunu unutup...
Sonra anladım yazarın ne demek istediğini daha devamını
okumadan kitabın...
Farkındalık önemli bir kavramdır psikolojide...
Belki de hiç aklımıza gelmeyen ve gelmeyecek bir farkındalığı göstermek istemişti yazar...
Kitabı okumaya ne gücüm kalmıştı, ne de isteğim...
Almam gereken dersi ve mesajı almıştım...
Şimdi ne kitabın adını ne de yazarı hatırlamıyorum...
Şu an bunları yazarken bile çok kötü oldum...
Bu olayda tek farkındalık da yok üstelik...
Biraz kendime geldikten sonra devam ettim
hayatımın en zor hayaline...
Sırada çevremdekilerin ölümümün akabinde
neler söyleyecekleri vardı..
Usulen ve nezaketen söylenenlerin dışında...
Onlarda bıraktığım izleri,
yaşananları ve yaşanamayanları elden geçirerek
ben konuşturacaktım hayalimde...
İçlerini okuyacaktım, senaryo bana ait olarak...
Yaşarken neler yazmıştım, ölümümle neler okuyacaktım...
Gerçek duygularıydı ulaşmaya çalıştığım, ölüm acısının etkisiyle girilen duygusal mod değildi, deşifre etmem gereken metin...
Canım oğlumun söyleyecek çok şeyi yoktu...
Özleyecekti, yokluğumu hissedecekti..
Ağlayacaktı aklına geldikçe...
Belki ölümün ne anlama geldiğini hissedecek yaşa gelinceye kadar
sıradan bir üzüntünün ötesine geçmeyecekti duyguları...
Ama hayal bu ya, 18-20 yaşına getirdim 2 saniyede oğlumu...
"hayal - meyal hatırlıyorum be baba seni...
Keşke şimdi yaşıyor olsaydın da erkek erkeğe sohbet etseydik seninle...
Bak mezuniyet törenimde de babasızdım...
Askere giderken kimin elini öpeceğim senin yerine...
Diyecek canı yanarak bir köşede...
Sevgili eşim... Benim muhteşem hatunum...
Nasıl dayanır bensizliğe?...
O ki, benim için her şeyini feda edip koşmuştu bana...
Hayatının tek adamı şimdi toprak olacaktı...
Bir daha " Seni seviyorum " diyemeyecekti...
Bir daha hevesle açamayacaktı çalan kapıyı...
Ve her gelen gece bensizliğini haykıracaktı yüzüne...
Her sabah da bensiz başlayacaktı koca gün...
Tek cümlesi takıldı o an içime;
" Oyunbozanlık yaptın be böceğim, hani beraber ölecektik ?..."
Babam-annem,o bugüne kadar evlat olarak
mutlu edecek hiçbir şey yapamamanın acısıyla
kahrolduğum güzel insanlar...
Helaldi şüphesiz hakları...
Bilerek hiç kırmamıştım onları...
Üzerine titredikleri evlatları onlardan önce göçmüştü işte önlerinde ve dualarına muhtaçtım....
Kaç anne ve babanın çekebileceği bir acıydı ki evladının cenazesinde bulunmak...
Herhalde insanın uzun yaşadığına üzüldüğü nadir
anlardan olsa gerek...
Diğerlerine geçmiyorum...
Bu yazıyı şu an yazı sizlerle paylaştığıma göre
"diğerlerine" artık sizler de dahilsiniz...
Düşünün, bir gün bir mail ulaşıyor mail-boxınıza "ölmüş“ diye...
Sizler kimbilir neler düşünür ve yazardınız...
Eşim şu an yanımda ağlıyor, sanki gerçekmiş gibi...
Oysa ki yazarın amacı "Yaşamanın ve hala nefes alıyor almanın kıymetini" göstermekti...
Benim de öyle...
Lafı çok uzattım farkındayım...
Ama dediğimiz çözümü zor süreç 2 satırla özetlenemeyecek
kadar girintili çıkıntılı...
Ben o gün kurduğum o hayalle, canımın tüm yanmasına rağmen
YENİDEN DOĞDUM...
Bilgisayar diliyle "format attım hayatıma"...
Sahip olduklarımın farkına vardım ve hala nefes
alıyor olduğum için şükrettim...
Gözlerimi açtığım anda o kötü ve acı sahne bitmiş,
oyun perde demişti...
Peki ya hayal değil de, gerçek olsaydı ve perde bir daha açılmamak üzere kapansaydı...
İşte bu final bu yazıyı buraya kadar okumanıza değmiş olmalı...
Belki gerildiniz, kötü oldunuz ama devamını
getirirseniz buna değer bence...
Ben bu akşam melankoliğim ve biraz abartmış olabilirim...
Hani sanatçı ve şairiz ya ondandır belki...
Bence bu yazıyı sadece okuyarak bırakmayın...
LÜTFEN ARADA BİR,
BURADAN ALDIKLARINIZI TARTIN,
DÜŞÜNÜN VE HAYATINIZI GÖZDEN GEÇİRİN...
Ölümün kime ve ne zaman geleceğini
Yüce Allah' tan başka bilen yok...
İşte bu yüzden hazır yaşıyorken ve
nefes alıyorken yapabileceklerinizi yapın,
ertelemeyin...
Bilerek - bilmeyerek
kırdığınız kalpleri tamir edin...
Sizi sevenlere ve sevdiklerinize
daha fazla zaman ayırın...
Ve en önemlisi;
VERDİĞİ-VERMEDİĞİ,
ALDIĞI-ALMADIĞI HERŞEY İÇİN,
TEKRAR TEKRAR ŞÜKREDİN YÜCELER YÜCESİ YARADAN'A
Can DÜNDAR
👍: 0 ⏩: 0
felatunik [2006-07-06 07:15:29 +0000 UTC]
siyahlığıyla çok güzel bir çalışma olmuş.
/arada kedimi boşluğa salasım tutar./
👍: 0 ⏩: 1
zapakat [2006-07-06 01:21:44 +0000 UTC]
great atmosphaire!!!
👍: 0 ⏩: 1
gkes In reply to siyahtapot [2006-07-06 14:10:47 +0000 UTC]
hehe nedemek yaa insanların mutlu olması bnide çok mutlu ediyo bukdr gzl fotoğfla sende bni mtlu ettin. ayrıca bnde sana katılıyom seni iyki tanımışşm
👍: 0 ⏩: 1
| Next =>